“Siz üç öğretmen, sistemde en iyi ve en uzman kişiler olduğunuz için,
doksan tane seçkin üstün
zekalı öğrenciyi size vereceğiz. Bu öğrencilerin gelecek yıl da
hızlarını korumalarını sağlamanızı ve çok şey öğrenmelerini bekliyoruz.”
Üç öğretmen,
öğrenciler ve öğrencilerin anne ve babası bunun çok iyi bir fikir olduğunu
düşünmüşler.
O okul dönemi, hepsinin özellikle hoşuna gitmişti.
Okul bittiği zaman öğrenciler bütün San Francisco Körfezi’ndeki diğer
öğrencilere göre yüzde 20–30 daha başarılıydı.
“Bir itirafta bulunmak istiyorum. En zeki öğrencilerin 90’ı sizde
değildi. Onlar ortalamanın biraz üstünde öğrencilerdi. 90 öğrenciyi
sistemden tesadüfen seçtik.”
Öğretmenler, doğal olarak öğrencilerde görülen başarının kendi istisnai
öğretme becerilerine bağlanması gerektiği sonucuna vardı.
“Bir itirafım daha var.” dedi müdür:
“Siz de en parlak öğretmenler değilsiniz. İsimlerinizi bir şapkanın
içine doldurduğum kâğıtların arasından rastgele seçtim.
SİZ, İNANDIĞINIZ
İÇİN BAŞARILI OLDUNUZ...”
İstemek, başarıya giden yolda ilk adımı atmanızı sağlar. İnanmak ve
çalışmak ise bu yolu tamamlamanızı...
Alıntıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder